Bahur yakma / Buhur yakma




Bahur yakmak hayatımın vazgeçilmez bir ritüeli haline geldi. Zaten adaçayı, defne yaprağı, envayi çeşit kokulu tütsü yakmayı ezelden beri çok severdim. Bahur yakmayı öğrendiğim yer ise Hatay oldu. 

Samandağ'dan Antakya'ya giderken dolmuşta şöför ile çok göz göze geldim, adam gözünü ayırmadan bana bakıyordu çarşıda indikten sonra üzerime bir halsizlik çöktü. Zaten çok kolay nazar alan biriyim, erkek gözü nazarı insanın canını bile alır. Mahfoldum, gezemeden eve dönmek istedim. Döndüğümde ne yerimden kalkabiliyordum ne de esnemeden ağlamadan durabiliyordum. Arkadaşımın babası ne olduğunu sordu ve anlattık. Bir bahur yakayım dedi ve ne olduğunu bilmediğim minik taş görünümlü reçineleri közün üstüne koyup yaktı. Dumanına maruz bıraktı, ve sürekli Arapça okudu. Bir süre sonra kendime geldim ve İstanbul'a gelirken yanıma bir poşet aldım. Halada bittikçe yollarlar. 



Bu kadar tesirli olan, bu zamana kadar yaktığım hiçbir şeye benzemeyen bu güçlü şeyin tarihini ve faydalarını araştırıp bloğuma yazmak şart olmuştu tabiki. Öncelikle şunu diyebilirim ki bahur, yada buhur, pohur, günlük sakızı, sığla (bölgeden bölgeye ismi değişebilir) her yerde herkesin bildiği birşey değil. Genelde belli mıntıkalarda Türkiye'de ise Arap alevilerinin kullandığı birşey. Ama normal alevi bir arkadaşıma yaktığında küçükken gittiğim cem evlerinden bu kokuyu hatırlarım demişti.

Bahur sığla ağacının kabuklarından elde edilen taş bahur ve yaprak bahur olarak çeşitlenen değerli bir öz. 

Bahurun tarihi baya baya eski. Osmanlı'dan önce sonra bilindik bir ritüel olarak sürekli uygulanmakta. Genelde perşembeyi cumaya bağlayan gece dualar ile yakılır. Hatta Hatay'da perşembe akşamları her yer böyle mis gibi kokar insanlar ibadet ederlerdi. Eski Mısır'da, Arabistan'a Mezopotamya'da, Bizans ve Osmanlı'da, Selçuklu'da ön planda kullanılan bahur günahlardan arınma, dilek dileme, bayramlarda, ruhani varlıklardan korunma, yeni gelin giren ev, hamile kadın, mikrobu kırmak, hastalıkları uzaklaştırmak, kurban kesmek, hastaların tedavi edilmesi, çok tanrılı dinlerde tanrıya hediye olarak, islamiyette güzel kokunun sünnet olması, büyüden nazardan sakınmak, divanü hümayün, hırka-i saadet ziyaretleri, türbeler, evi cinlerden temizlemek gibi sebeplerle kullanılıyordu.

Şuan bile kabede bir tütsü kabında hiç durmadan duman çıkan bahurluk cinlerin sevmediği koku olduğu için hep tüter. 

Bazen akşamları saat 10 deyince uyku ve ağırlık basar ama ben bunun uyku olmadığını bilirim, bahur yakıp duamı ettikten sonra (Nas, Felak) uykum gider ve kendime gelirim. Nerden nasıl büyüklü küçüklü gözler aldığımızı, insanların neyi kıskandığı, çekemediği, ne kadar minik şeyleri beğenip göz ettiğini bir bilseniz şaşarsınız. 

Tarih kadar eski bu doğal tütsüyü bir an önce edinip kullanmanız ısrarla tavsiyemdir :) Ama orijinal olması gerekiyor güvendiğiniz bir aktar yada benzeri edinebilirsiniz. 



Yorumlar

Popüler Yayınlar