İmgeleme / Çekim yasası






The Secret deyince artık hepimiz iyi kötü birşeyler anlıyoruz, 'aaa evet duydum diyoruz. Parçadan bütüne, bütünden parçaya giderken hayallerimiz ve isteklerimize ulaşmada imgeleme yani çekim yasası büyük bir rol oynuyor. Tasarla - hayal et - yaşa tekniği olarak bilinen imgeleme de insanlarda fikir ayrılıkları olarak ikiye ayrılmış durumda. İlk olarak bu tezi çürütmek adına bir bölüm çekim yasası nedir, ispatları, bumerang yasası ve ters çaba kuralından bahsetmek istiyorum. Ki inanmadığını şeyleri olumlu yönde hayatımıza çekemeyiz, lakin yanlış bildiklerimiz bizi farkında olmadan hayatın her alanında zorluyor maalesef..


' Yoohhk yaa çekim yasası ne gardaşım o zaman herkeş zengin olduğunu düşünsün gökten para yağsın de get allasen' diyenler için cevap olarak şunu söyleyebilirim, 'tesadüf diye bir şey yoktur, kader hiç yoktur. Sadece düşündüklerimiz vardır.

Evrende herşey belli bir kanunda ilerler, yer çekimi yasası, kozmos, manyetizma, fizik kuralları gibi birçok yasa varken insanın basit gördüğü yaşayışındada birçok kural var.. Basit örneklerle açıklayacak olursak ; Çevrede bir insanın iyi şansına sevindik, onun adına mutlu olduk, yada tam tersi kınadık ; asla sizin başınıza böyle birşey gelmez gelemez gibi kınadık. Çevredende kendimizden de çok sık karşılaştığımız basit bir örnek aslında. Ne oldu? Hooppp başımıza geldi. Kınama der büyüklerimiz. Aslında bu büyüklerin bildiği küçüklerin umursamadığı toy insanların başına çok sık gelen bir olay gibi görünsede bunun adı 'Bumerang yasası. İyi yada kötü eleştirdiğimiz dile getirdiğimiz hatta düşündüğümüz herşey o an bize geri dönmek için yola çıktılar. Üç ila yedi şiddetinde ters etki ile bize geri dönecek olan bu olumlamalar en basit ispatı ve tabiri ile Bumerang yasası işte. Yok öyle birşey denemeyecek kadar katı bir yasa Bumerang, çünkü hepimizin başına geldi ve gelecek.

Ters çaba kuralı'nıda yine büyüklerimizden duyduğumuz,' deme öyle, çağırma kötüyü, ne düşünürsen o olur, iyi düşün iyi olsun' cümleleri ile bağdaştırabiliriz. Tamamen endişeler yada heyecanlar yönetiyor bu basit yasayı. Ya öyle olursa ya düşündüğüm gibi olursa, lütfen olmasın diye diye en çok korktuğumuz şeyleri kendi bilincimiz ile başımıza getiriyoruz. Örneğin vize başvurusu yaptınız, aslında bütün evraklarınız, uçak biletleriniz, otel rezervasyonunuz tam. Yada siz öyle sanıyorsunuz. Heyecanla beklenen tatilin önünde duran tek engel olan vizeniz için, sabah akşam ya çıkmazsa diye endişelendiniz. Çıkar ya ne olacak, neden çıkmasın diyen arkadaşınızın ki çıktı. Siz red yediniz. Ne kadar bilindik duyulduk bir durum değil mi?


Bumerang yasası ve ters çaba kuralı ile girizgah yapmamdaki amaç ne düşünürsen o olur. Biz düşündüklerimizin toplamıyız. Kurduğumuz hayallerdeki o yarım gülüş, heyecan aslında konumuzun özeti, imgeleme. Çok isteyerek gönülden talep ettiğimiz şeylerin önümüze gelmesi ile 'çok istemiştim, bunun hayalini çok kurmuştum diye kaçımız yatağa çarprazlama atlayıp sevinmedik ki. Günlük rutinimizin bir parçası olarak gördüğümüz bu basit olaylar aslında bilinçli yada bilinçsiz yaptığımız bir imgeleme. Tasarla - hayal et - yaşa. Bazılarımız imgelemeyi hayat boyu farkında olmadan o kadar çok yapıyor ki bir nevi olacak yada olmayacak olaylarıda hissedip bilebiliyor. Kendimden bir örnek verecek olursam, eşim Almanya oturumlu, evleneceğimiz zaman Frankfurt'ta oturucaktık. Ve tabi ben buna çok sevindim. Ama onca güzel hayalimin içinde kendimi bir türlü orda hayal edemiyordum. Ne güzel bir düşünce ama gözümü kapattığım zaman o heyecanı bir türlü hissedemiyordum. Sanki içten içe emindim, ben orda yaşamayacaktım. Tüm hazırlıklar oraya göre yapılmışken nikahımdan 2 gün önce orada yaşayamayacağımızı ve en az 2 yıl Türkiye için planlama yapmamız gerektiğini öğrendim. Hiç şaşırmadım.

Küçüklüğümden bu yana düğünleri hiç sevmedim. Gelinlik bana çok yakışır eminim, ama kendimi hiç gelinlik ile düşünmedim. Onlarca imgeleme yaparken, hayattan birşeyleri arsızca isterken, ben gözümü kapatıp kendimi gelinlikle hiç düşünemedim. 'Bilin ne oldu demiyeceğim zaten anladınız. Ne gelinlik giydim ne de düğün yaptım, sade bir nikah ile evlendik.

Bu iki olaydada mevzular benim isteklerim değil, önüme gelen sebepler sonucu gelişen olaylar. Olmayacak olanı önceden hissetmek, önüne gelince şaşırmamak, ben zaten biliyordumlar, gelişme, ve kapanış.. Kişiler ve olaylar sadece düşüncelerim için bana vasıta oldu, ama bu olay zincirini ben hazırladım.

Hepimizin bir çok kez başına gelmiş çekim yasasının inceliklerine dikkat edelim, basit görünen kuralları öğrenip imgeleme tekniğini hayatımıza imgeleyelim.


- İmgelemede en önemli kural ; Hayal ettiğimiz o çok istediğimiz şeyi imgelerken hayal kurmayalım. Çünkü hayal kurup iki sezon dizi tadında olayı zihinde kurgularken hem farkında olmadan figüranlar çoğalıyor hemde içimizi bir endişe kaplıyor. 'Ya ben iyi hoş güzel hayal kuruyorum da bu olmaz ki ya. Ay ama nolur olsun. Olur mu Allahım?

Yanlış. Hayal kurmayacağız. İsteklerimiz zaten oldu. O çok istediğin adamla evlendin, iliklerine kadar mutluluğu hissediyorsun. Kazanman gereken bir zafer var ve kazandın, içindeki kelebekleri hissediyorsun. İstediğin paraya nihayet kavuştun. Hadi elinde milyarlar var neden öyle hissediyorsun, daha heyecanlı ve mutlu olman gerekmez mi?

İmgeleme yaparken istediğimiz şeyi hayal etmeyeceğiz, istediğimiz şey olmuş gibi mutlu olacağız. Şuan o şarabı içiyorsun, içmenin hayalini kurmuyorsun!

- Dua ile meditasyon yaparken istiyorum, demememiz gerekir. İstiyorum demek önü açık ama ne zaman olacağı belli olmayan, bir rüzgarla savrulan, zamanla ihanet edilen bir imgelemedir. Olsun yada olacak, istiyorum, yapacağım gibi gelecek zamanla kip'li imgelemeler yanlıştır. Oldu ve olduğu için teşekkür ederim, doğrusudur. Dedik ya o şarap elinde, ve şarabı şuan içiyorsun.

Evrenin dili çok nazlı ve çok serttir. Aynı dili konuşmuyoruz, bu nedenle dil bilgisi kurallarına dikkat etmek gerek. Ben bunu istiyorum, yada ben şunu istemiyorum dediniz. Evren istenilen şey elma yada armut, sonrasını dinlemez. Sonrasında dediğiniz istiyorum yada istemiyorum onun için pek bişi ifade etmez. O yüzden kısa anlaşılır bir dil ile oldu enerjisini kullanın.

En önemlisi heyecan ve istek. Evren kullandığımız dilden çok yaydığımız frekansa ve enerjiye bakar. İçinizdeki kıvılcım ile çakmağı çakın, gerisini evren yakacaktır.


                                          Sevgiyle kalın.


                                              Sıla Boyraz Atilay

Yorumlar

Popüler Yayınlar